ÖZET
Perianal fistül, hastanın yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Ağrıdan hijyenik sorunlara ve sepsise kadar birçok soruna neden olur. Bu çalışmanın birincil amacı primer fistülotomi ile gevşek seton tekniğini takiben yapılan fistülotomi sonuçlarını karşılaştırmaktır. İkincil amaç ise bu cerrahi yöntemlerin ameliyathane veya poliklinik koşullarından hastalık seyri ve komplikasyon oranları açısından etkilenip etkilenmediğini belirlemektir.
Cerrahi uygulanan toplam 382 hasta retrospektif olarak analiz edildi. Komplike olmayan düşük intersfinkterik ve transsfinkterik fistüller dahil edildi ve yüksek kompleks fistüller hariç tutuldu.
İki yüz yirmi sekiz hastaya sadece fistülotomi uygulanırken, 154 hastaya gevşek seton sonrası kısmi iyileşme sürecini takiben fistülotomi uygulandı. At nalı şeklindeki fistüllerde rekürrens anlamlı olarak artmakta olduğu saptandı (p=0,01). Tek değişkenli Cox orantılı hazard regresyon analizinde, fistül traktının uzunluğunun nüks oranını artırdığı saptandı (p=0,005). Çok değişkenli Cox orantılı tehlike regresyon modellerinde, transsfinkterik fistül nüks için bağımsız bir risk faktörüdür (p=0,006). Fistülotomi yapılan hastalarda nüks oranı transsfinkterik fistüllerde intersfinkterik fistüllere göre anlamlı olarak daha yüksektir (p<0,001). Cerrahi tekniğin tipinin ve ameliyatın ameliyathane veya poliklinik şartlarında yapılmasının hastalık seyri ve komplikasyon oranları açısından anlamlı bir fark yaratmadığı belirlendi (p>0,05).
Transsfinkterik fistül, cerrahi teknikten bağımsız olarak nüks için bağımsız bir risk faktörüdür. Ancak, gevşek seton tekniği sonrası kısmi iyileşme dönemini takiben sekonder fistülotomi yapıldığında nüks oranı azalmaktadır. Ameliyathane veya poliklinik şartlarında uygulanan fistülotomi veya seton tekniklerine bağlı olarak hastalığın seyri ve komplikasyon gelişimi açısından anlamlı bir fark gözlenmemiştir.